"Bütün iş, sevmesini ne kadar biliyorum, ne kadar bilmiyorum."

_

3 Kasım 2007 Cumartesi

Vezir

Vezir' i seviyorum. Hem de çok. Hatta diyebilirim ki oyunda Mehmene' den sonra açık ara farkla sevdiğim ikinci karakter bu Vezir. Bunu hep düşündüm hep de yazmak istedim, ama nedense bir türlü toparlayıp yazamadım.



Oyundan bağımsız olarak tekste baktığınız zaman, Vezir, böyle akça pakça, ak sakallı yaşlı bir amca olarak betimlenmiş. İhtiyarlığı özellikle vurgulanıyor: " Vezir' in sakalı da iyice ağarmış. " " Şükür ki bu güzel yüzün ihtiyarladığını göremeyecek kadar ihtiyarım... " gibi gibi.



Öte yandan, Yalçın Boratap' ın bedenindeki Vezir için kesinlikle, ama kesinlikle içi geçmiş bir ihtiyar diyemeyiz. Tam aksine, yeterince genç, yakışıklı ve fazlasıyla karizmatik bir Vezir bu karşımızdaki. Hatta izlediğim oyunlarda çok gözüme batmadı ama prömiyer kaydında, "Beni iyi yapan şeyi elimden aldınız" repliğinin yorumlanışında bariz bir duygusal, bana sorarsanız örtülü bir cinsel mesaj yüklü.



Belki öyle olduğu için benim için bu kadar ilgi çekici oldu, ama şu bir gerçek ki, tekstte de Vezir' in inanılmaz bir öyküsü var. Düşünsenize. Bir kadına, bir hükümdara umutsuzca aşıksınız. O da sizin aşkınızı biliyor fakat karşılık vermiyor. Sonra bu kadının aşık olduğunuz güzelliği yok oluyor, kadın kendisi yok ediyor bunu. Aşık olduğunuz kadın, aşık olduğunuz güzelliğin katili yani. Ve sonra, bu kadından nefret etmeye başlıyorsunuz, öte yandan onun umutsuz aşk acısını paylaşıyorsunuz, sırdaşı oluyorsunuz. Akla hayale sığmaz bir hikaye aslında.



Yazılırken ve yorumlanırken böyle düşünüldü mü bilmiyorum, fakat bana sorarsanız Vezir bu oyunda aslında Mehmene' nin ta kendisi, onun içindeki şeytandır. Hiçbir davranışı yoktur ki Mehmene Banu' nun tavrıyla örtüşmesin.



Mehmene Banu' ya olan aşkı, bizzat Mehmene' nin kendine olan aşkıdır derim, örneğin. Daha sonra ona duyduğu nefret, Mehmene' nin bizzat kendi çirkinliğine duyduğu nefret olamaz mı?



Mesela, Ferhad ile Şirin kaçtığında aralarında geçen diyalog:



M- İşkence edilmedi, değil mi? İşkence edilmedi?

V- Elbette efendimiz. Halbuki kulunuza kalsa...

M- Sana kalsa... Sana kalsa ikisi de çarmıha gerilmiş, ikisinin de boyunları çoktan vurulmuştu.

V- Hak etmişlerdi ama efendimiz...

M- Sana kalsa kaçanlar da yakalanınca...

V- Yakalanacaklar efendimiz. Dört yüz atlı çıkardım peşlerine.

M- Sana kalsa, kaçanları da kırk katıra bağlatır, parça parça edersin...

Mehmene Banu, "Sana kalsa..." diye aslında kendi kendine konuşuyormuş gibi çok kuvvetli bir his var içimde. Kendi vahşi, işkence etmek isteyen şeytanıyla.

Hasılı kelam, Vezir' in yeri de kalbimizde böyle ayrıdır efendim.

Hiç yorum yok: